1.Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla İtilaf Devletleri, Anadolu
topraklarına girer. Birçok bölgeyi işgal ederler. Yunan ordusu hayalini kurduğu imparatorluk için
İzmir ve Ege Bölgesini topraklarına katmak istiyordu. Fakat Hasan Tahsin’in attığı ilk kurşunla direniş başlar. Ardından Türk Ordusunun İzmir’e girmesiyle Yunan birlikleri geri çekilir. Bu kısacık özet İzmir’in Kurtuluş hikayesidir.
Kısacık diyorum çünkü öyle… Belki bazı kitaplarda birkaç satıra daha rastlarsınız ama o
kadar!
Oysa o muazzam zaferler şimdikinin aksine mürekkebin birkaç damlasıyla değil milyonlarca
şehidimizin kanıyla yazıldı. Aslında hikâye çok daha uzun! Ya da hikayeler…
Keşke ders kitapları arasında Nutuk kitabını okumak zorunlu olsaydı.
Kurtuluş Savaşı sadece bir tarih değildir.
19 Mayıs sadece bir tarih değildir.
8 Eylül…
9 Eylül
11 Eylül…
11 Nisan…
25 Aralık…
Bunların hiçbiri sadece tarih değildir. Tarih rakamlardan ibaret olsaydı sarılacak bir şeyimiz
kalmazdı. Tarih, geçmişimizdir. Ve geçmişimizdeki hikayeler bugün yazıldığı gibi hiç de o kadar kısa
değildir. Bizler bu vatanın evlatları olarak biliyoruz ki 1. Dünya Savaşında kaybettiğimiz toprakları
düşmanın elinden teker teker söküp aldık. O uzun uzun yazılması gereken hikayelerde,
Baş Komutan Mustafa Kemal Atatürk,
Türk Ordusu,
Kara Fatma,
Yörük Ali,
Fevzi Çakmak,
Gördesli Makbule…
Ve yüzlerce kahraman... Ve binlerce kahraman…
Sadece bir isim değildi. Hepsi ayrı bir destandı.
Çünkü onlar sadece topraklarımızı değil aynı zamanda onurumuzu ve özgürlüğümüzü de geri
kazandılar.
Borcumuz büyük!
Belki ödeyemeyiz ama sahip çıkabiliriz.
Onurumuza, özgürlüğümüze, hikâyelerimize ve en çok da geçmişimize.
Çünkü;
‘’Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur.’’ Mustafa Kemal Atatürk
Kaleminize sağlık Yeliz hanım..Bir de düşünsenize ülkenin CB si böylesine özel ve biz Atatürkçüler için kutsal bir günde bile bir kutlama mesaji yayınlamadı.. Neyse 2023 e az kaldı