Emperyalist çıkar savaşlarının tüm dünyada, özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyada tüm hızıyla yayılarak devam etmekte ülkelerindeki savaşlardan ya da kötü yaşam koşullarından kaçan mültecilerin yaşadığı dram tüm dünyanın gözü önünde yaşanmaya devam etmektedir.
Özellikle Avrupa’da sınırları kapama yönündeki politika, sığınma prosedürü sırasında ve mülteci statüsü verildikten sonra devam eden asgari haklarının ihlallerine ilişkin hukuka aykırılıklar, hoşgörüsüzlük, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, gerilimler, ulusal, etnik gerginlik ve çatışmalar tüm dünyada endişe yaratmaktadır. Bu konuda karşılaşılan sorunlara çözüm ararken öncelikle mültecilerin korunması ve geri göndermeme ilkeleri temel alınarak, mülteci sorununun politik değil, insani bir sorun olduğu kabul edilmeli ve çözüm önerileri bu bakış açısı ile geliştirilmelidir. Mültecilerin, AB ile ülkemiz arasında siyasi ve ekonomik pazarlık konusu yapılması, insan olan herkesi incitmektedir, incitmelidir. Tüm dünyada, özellikle ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde insanlık suçu olan ırkçılık hızla yükselmektedir. Bütün bu yaşananlar yukarıda da belirttiğimiz gibi insanlık idealinden ne kadar uzakta olduğumuzu göstermektedir.
İş kazaları ve kadın cinayetlerinin de büyük bir artış sergilemektedir. Kadınların eşit yaşam ve insanca yaşam isteği halen ölümle ve şiddetle sonuçlanmaktadır. Çocuklarımıza yönelik cinsel istismar, tecavüz vakalarına, yasadışı tarikat yurtlarında yanan çocuklarımız eklenmiştir. İş kazası adı altında işlenen cinayetler de halen devam etmektedir. Daha Soma’nın, Ermenek’in acısı sürerken, maden cinayetlerine yenileri eklenmektedir. Bu durum kabul edilemez.
BELİRLEYİCİ ÖZELLİK YARGI BAĞIMSIZLIĞI
İnsan haklarının, temel hak ve özgürlüklerin biricik güvencesi, demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Hukuk devletinin de belirleyici özelliği, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığıdır. Baroların hukukun üstünlüğünü, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini, yargı bağımsızlığını savunması, İnsan hak ve özgürlüklerinin herkes için korunup hayata geçirildiği, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya istiyoruz. Başta bölge olmak üzere tüm dünya ekonomisini ve barışını etkileyen Rusya/Ukrayna savaşı olmak üzere tüm savaşları bir an evvel sonlandırıp yeniden insanların eğitimi ve gelişimi, özgürlüğü için demokratik ortamların yaratılması gerekmektedir. Emperyalist güçler kendi çıkarları için her türlü kirli oyun kuruculuğundan vazgeçmeli, güçlerini ve hünerlerini insanlığın gelişimine adamalıdır. Aynı şekilde emperyalist ülkelerin güdümüne girenlerin de artık kullanıldıklarını anlamaları gerekir. 26 Ağustos 1922 de yüzyıl önce Büyük Taarruzla Mustafa Kemal Atatürk dünyada ilk kez emperyalizmle savaşa kalkışmış ve bu savaşı kazanmış lider olmuştur. Bu kazanım sayesinde birçok halk özgürlük ve bağımsızlığına kavuşmuştur. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.