Yaşam için gerekli olan başta barınma olmak üzere temel ihtiyaçlarımız yeryüzünün bize verdiği nimetlerden karşılanırken bazen doğa, doğası gereği insana kötü yüzünü de gösterir ki bunlardan en önemlilerinden biri olan deprem Anadolu coğrafyasını önemli ölçüde zorlamakta ve insanımıza maddi ve manevi olağanüstü kayıplar yaşatabilmektedir. Depremin oluşu yerbilimciler tarafından yer kabuğunun kırılması ve yer değiştirmesi olarak anlatılsa da depremin insana ve insanlığa verdiği asıl zararın nedeni yine kendisi yani insandır.
27 Aralık 1939 Erzincan, 7 Mayıs 1930 Hakkari, 13 Mart 1992 Erzincan, 12 Kasım 1999 Düzce, 17 Ağustos 1999 Gölcük, 23 Ekim 2011 Van, 24 Ocak 2020 Elazığ ve 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş depremlerinde enkaz altında kalan binlerce insan, yarım kalmış binlerce yaşam ve onların geride bıraktığı hayaller…İnsanların bazıları buna ihmal derken bazıları kader diyor. Bence bu bir ihmal. Hem de büyük bir ihmal. Bilindiği gibi Türkiye bir deprem bölgesi ve yoğun fay hattına sahip. Deprem bölgesi olması bilinmesine rağmen alınmayan tedbirler bilinçlendirilmeyen insanlar sebebiyle depremin etkisi daha da artıyor. Öncelikle yapılan binaların depreme dayanıklı olup olmadığına bakılmalıdır. Depreme dayanıklı olmayan binalar devlet kontrolünde yıkılıp olası bir depremde korkunç sonuçların olması engellenmelidir. Ama maalesef yakın zamanda olan 6 Şubat depreminde yeterince sağlam binaların olmadığı, denetimlerin eksik yapılması sonucunda binlerce kişi bu bedeli canıyla ya da sevdiklerinin canıyla ödemiştir. Her nedense her büyük depremde ülke olarak binlerce insanımızı deprem terörüne kurban vermekteyiz. Şu ana kadar binlerce binanın yıkılmasına, on binlerce insanımızın ölmesine, milyonlarca insanımızı karda, kışta, soğukta evsiz kalmasına neden olurken bu zararın neden bu kadar fazla olduğu aslında gün gibi aşikardır. Bu depremler sonucunda ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuk açısından daha önceki Düzce ve gölcük depremlerinden yeteri kadar ders alınmadığı gün yüzüne çıkmış oldu. Neden depreme daha dayanıklı binaları, daha sağlam zeminlere yapamadık. Neden yatay mimariye değil de dikey yapılaşmaya öncelik verdik. Neden müteahhitleri, mimarları, inşaat mühendislerini, belediyeleri, kısacası bu işlerle ilgili her kesimden herkesi yeterince denetlemedik ve bu mekanizmayı çalıştıran kanunları çıkarmadık ya da çıkan kanunları herkese adil bir şekilde uygulamadık. Neden yargı üzerine düşeni yapamadı, neden halihazırda yapamıyor. Yargı tarafından başta müteahhitler olmak üzere tüm sorumlular neden korunuyor. Neden halen bu ülkede müteahhitler tarafından ortak kullanım alanı olan bodrumlar, sığınaklar, kömürlükler işgal edildiğinde site sakinleri, kat malikleri meni müdahale davaları açmak zorunda kalıyor, neden mahkemeler, yargı halen bu davalarla uğraşıyor, neden hukuka açıkça aykırı olmasına rağmen müteahhitler haklı çıkarılmaya çalışılıyor. Neden kentsel dönüşümleri zamanında yapamadık, neden imar barışları adı altında kaçak yapılar hiçbir denetime tabi tutulmadan ruhsata bağlandı yasal hale getirildi ve onlarca başka sorular ve verilemeyen cevaplar…. Depremden sonra yapılan hasar tespitleri ve delillerle bazı mühendis ve müteahhitlerin tutuklanması acı tabloyu değiştirmese de sorumlu kişilerin cezalandırılması hukuk devletinde olması gerekenlerdendir. Deprem, iktidarın sorumluluğunda olan konuların tartışılır olmasına neden olmuştur. Ayrıca;. İlkokul sıralarından itibaren her öğrenciye doğal afetler konusu anlatılırken depreme karşı alınacak önlemler ve yapılacaklar listesi; deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrası diye ayrıntılı olarak anlatılmasına ve tatbikatlarla depreme hazırlıklı olma tecrübeleri yaşatılmasına rağmen depremden önce ne gibi tedbirler alınmalı, deprem anında ne yapılmalı, nasıl davranılmalı bu gibi soruların cevaplarını insanlara sorduğumuzda maalesef yeteri kadar bilgili sahibi olunmadığını görmekteyiz .
Peki deprem anında ne yapılmalı? Öncelikle hızlı düşünülmeli ve seri karar verilmelidir. Sabit cisimlerin olduğu yere gidilmeli ve hayat üçgeni oluşturulmalıdır. Deprem anında binadan çıkmaya çalışılmamalıdır. Deprem bittikten sonra hızlıca merdivenden inilmeli asansör kesinlikle kullanılmamalıdır. Bunlar deprem sırasında yapılması gerekenlerdir. Depremden önce yapılması gereken şeylerin başında ise deprem çantası hazırlamak gelir. Deprem ansızın oluşur. Dolayısıyla hazırlıklı olmak ne kadar mümkünse o kadar tedbirli olmakta yarar vardır. Depremin etkisinden en az hasarla kurtulmak için hem vatandaşların hem de devletin elini taşın altına koyması gerekir. Yargı kontrol merkezi ve caydırıcılık unsuru olarak görevini eksiksiz yerine getirmelidir. Aksi takdirde bazı insanların kader dediği ama aslında büyük bir ihmal olan kötü sonuçlarla karşılaşmak kimseyi şaşırtmamalıdır.
Deprem sorunu; dünün yanlışlarının, alınması gereken karar ya da yapılmaması gereken kural ve işlerin sonucunda bugün masum insanların rızası dışında cezayı çekmesi olarak anlatılabilir. Depremin insanı öldürmediğini, binaların öldürdüğünü herkes adı gibi bilmektedir. Hukuk açısından can kaybına yol açan sorumluların bulunup adalet önünde cezalarını çekmelerinin bundan sonra yapılacak yanlışların en aza indirilmesini sağlayacaktır.
06 Şubat 2023 depremi ülkemizin depreme her anlamda hazırlıklı olmadığını göstermiştir. Kurtarma çalışmalarının olması gereken hızda ve genişlikte başlatılamadığı gerçeğini kabul edip daha organize olunması anlamında devletin ve kurumlarının bundan ders çıkardığını ve böyle bir doğa felaketinde daha çok vatandaşımızı kurtarmayı başarabileceğimizi düşünüyorum. Son deprem felaketinde on binlerce yurttaşımızı kaybetmenin acısını yüreğimizde taşıyoruz, yitirdiğimiz yurttaşlarımızı rahmetle anıyor başta aileleri olmak üzere tüm milletimize baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.