İzmir Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu, İzmir Baro Başkanı Adayı Avukat İlke Erol Türk medeni kanunun kabulünün 96'ncı yılı sebebi ile aöıklamada bulundu.
TÜRK MEDENİ KANUNUNUN KABULÜNÜN 96. YILINDA CUMHURİYETİMİZİN KAZANIMLARINDAN , LAİKLİKTEN VE KADININ İNSAN HAKLARINDAN ÖDÜN VERMEYECEĞİZ!
17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilerek 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren Medeni Kanunumuz , Atatürk Devrimleri ve Cumhuriyet projesinin en başarılı çağdaşlaşma, aydınlanma ve özgürleşme atılımlarının başında gelmektedir. Medeni Kanun ile laik hukuk düzenine geçilmiş ve toplumsal yaşam laiklik ilkelerine göre düzenlenerek hukuk birliği sağlanmıştır. Bu kanun, tüm toplumumuz yanı sıra, özellikle kadınlarımız açısından tam bir dönüşüm ve çağdaşlaşma adımıdır. Cumhuriyet Devrimini bir kadın devrimi haline dönüştüren bu adımla, kadınlarımıza, onurlu ve erkeklerle eşit bir yaşamın kapısı açılmıştır. Dini hukuk yerine laik hukuku esas alan Medeni Kanun ile kadın erkek eşitliği sağlanmış, kadına özgür birey olarak kimliği verilmiş, kadınların toplumsal ve kamusal yaşamda yerini almasının önü açılırken, aynı zamanda toplumun çağdaşlaşması ve aydınlanması konusunda önemli mesafeler katedilmiştir.Resmi nikah zorunluluğu, tek eşli evlilik ile modern aile yapısının kurulması, evlilikte kadının rızası, boşanma ve velayet hakkı, mirastan kadın ve kız çocukların erkeklerle eşit yararlanması, mahkemelerde eşit tanıklık, nafaka hakkı, kadının istediği işte çalışma hakkı gibi haklar, Medeni kanun ve laik hukuk sisteminin kadınlarımıza kazandırdığı çok önemli kazanımlardır.2002 yılında yürürlüğe giren yeni medeni Kanun ile de günün gelişen koşullarına yönelik uyarlamalar yapılarak evlilikte eşler arasında eşit temsil, edinilen malların paylaşımında eşitlik, hak ve görevlerde eşitlik düzenlemeleri getirilmiştir.Ancak bugün, kadınlarımızın Cumhuriyet devrimleri, laik hukuk düzeni ve Medeni Kanun ile elde ettiği kazanımları tehlikededir. Ayrımcı, cinsiyetçi eril bir zihniyetin kıskacında kadınlarımız nefes almakta zorlanmakta, kadın cinayetleri, kadının insan haklarına yönelik ihlaller, çocuk istismarları almış başını gitmektedir. İstanbul Sözleşmesi hukuka aykırı olarak kaldırılmış, Kadına Karşı Her Tür Ayrımcılığıın Yokedilmesi Sözleşmesi (Kısa adı CEDAW) işlevsiz kılınmıştır. Bu sözleşme, taraf devletlere kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırma yükümlülüğü getiren bir sözleşmedir. Türkiye, bu sözleşmenin tarafıdır. Ayrıca Nüfus Hizmetleri Kanununda 17 Ekim 2017 tarihinde yapılan değişiklikle “Müftülere resmi nikah kıyma yetkisi” verilerek hukuk birliği zedelenmiş, laiklik ilkesi ihlal edilmiştir. 6. Yargı Paketinde yer alacağı belirtilen nafaka hakkının kısıtlanması ve süreye bağlanması, Arabuluculuk Kanununda İhtiyari olduğu vurgulanan ve kamu düzeninin gerektiren hallerde uygulanması mümkün olmayan arabuluculuk kurumunun aile hukukuna da yöneltilerek “zorunlu aile arabuluculuğu” gibi getirilmek istenen düzenlemeler, hukuka aykırı, kadınların kazanımlarını yok edici niteliktedir ve kabul edilemez. Kadınlarımız haklarının bilincindedir. Bundan hiçbir şekilde geriye gidişi kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi, tüm hükümleriyle tekrar uygulanmalıdır. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığıın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin gereği yerine getirilerek ayrımcı nitelikteki her tür uygulamaya son verilmelidir. Kadınlarımıza yönelik ayrımcı ve eril zihniyeti ortadan kaldırıcı çok boyutlu, sosyal, siyasal, hukuksal bir dönüşümü talep ediyoruz. Medeni Kanunumuzun Kabulünün 96. Yılı kutlu olsun.Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Mahmut Esat Bozkurt ve hukuk devrimimizin tüm mimarlarını saygıyla anıyoruz. Laik hukuk düzenindeki ve Medeni Kanun’daki geriye gidiş çabalarına karşı barolar ve yurttaşın hukukunun savunucusu avukatlar olarak mücadele edeceğimizin sözünü halkımıza veriyor, Cumhuriyeti ve laikliği savunan herkesi Medeni Kanunumuza sahip çıkmaya çağırıyoruz.CUMHURİYETÇİ AVUKATLAR GRUBU BAŞKAN ADAYI AV.İLKE EROL